Bilgi Düzensizliğini Anlamak

Bilgi düzensizliği çağında yaşıyoruz.

Bizler dijital çağda “hiper-bağlantılı” topluluklar içinde, bir tıkla veya bir hareketle ihtiyacımız olan her türlü bilgiye ulaşabilir halde yaşamaya başladığımızda; hayatımızda yalnızca olumlu değişimler olacağına inanıyorduk. Ancak bu idealize edilmiş bakış, hızla yerini bilgi ekosistemimizin tehlikeli bir şekilde kirlendiği ve bizleri bir araya getirmekten çok ayrıştırdığı gerçeğine bıraktı.

“Dezenformasyon yayan aktörler, yapay zekâ sistemlerinin -yeni ve yanıltıcı yöntemlerle yeniden çerçevelenerek oluşturulmuş- içerikleri daha zor yakaladığını öğrenmiş durumda.”

Profesyonel biçimde tasarlanmış sahte/aldatıcı internet siteleri, aşırı-partizan içerikleri hızla dolaşıma sokuyor. Sahte hesaplar Instagram’da hakaret içeren mimler paylaşıyor ve “trol çiftlikleri” sosyal medya platformlarının trendlerini ve öneri sistemlerini manipüle ediyor. Örneğin yabancı aktörler “Amerikalıymış” gibi davranarak iki farklı grup arasındaki protestoları yönlendirebilir hale gelirken, toplu olarak ele geçirilen kişisel veriler ısmarlama mesajlar ve reklamlar ile “mikro-hedeflemede” kullanılıyor. Bunların yanı sıra 4chan ve Reddit’teki komplo toplulukları, gazetecileri söylenti veya aldatmacalarla kandırmaya çalışmakla meşguller.

“Sahte haber” kavramı tüm bunları anlamaya ve karşılamaya yeterli değil. Bu içeriklerin birçoğu sahte bile değil. Bu içerikler, genellikle temeli doğru bir bilgi üzerine oluşturulmuş yanlış bilgilere daha çok inanıldığını ve bu bilgilerin daha çok paylaşıldığını bilen kişiler tarafından bağlamından koparılarak oluşturuluyor. Birçoğu “haber” olarak tanımlanamaz halde. Bu içerikler, yeniymiş gibi tekrar paylaşıma sokulan eski moda söylentiler, meme’ler, manipüle edilmiş videolar, hedeflenmiş kitlelere yönelik dark adler (kara reklamlar) ve eski fotoğraflardan oluşmakta. “Sahte haber” kavramının yeni gerçekliği anlatmadaki yetersizliği, bu kavramı artık kullanmamamızın bir nedeni. Bu durumun çok daha önemli olan diğer nedeni ise bu kavramın dünya genelinde siyasetçiler tarafından profesyonel gazeteciliğin itibarını zedelemek ve ona saldırmak için kullanılıyor olması. İzleyicilerin sahte haber kavramını CNN ve BBC gibi haber kaynaklarından gelen haberlerle bağdaştırmasındaki artış ile bu kavram neredeyse tamamen anlamsız hale geldi. Kelimeler önemlidir ve bu nedenle de gazeteciler haber bültenlerinde “sahte haber” kavramını kullandıkça, işe yaramayan ve gittikçe daha tehlikeli hale gelen bu kavrama meşruiyet kazandırıyorlar.

First Draft olarak bizler, içeriğin çeşidine göre– propaganda, yalanlar, komplolar, söylentiler, uydurmalar, aşırı-partizan içerikler, sahte (falsehoods) veya manipüle edilmiş medya- gibi duruma en uygun terimlerin kullanılması gerektiğini savunuyoruz. Ayrıca bizler, dezenformasyon, mezenformasyon veya malenformasyon terimlerini kullanmayı ve bunların tamamını da“bilgi düzensizliği” olarak ifade etmeyi tercih ediyoruz.

Dezenformasyon, mezenformasyon ve malenformasyon

Dezenformasyon, kasıtlı olarak zarar verme amacıyla oluşturulan ve yanlış olan içerikler anlamına geliyor. Dezenformasyon yaymanın temel olarak üç motivasyonu var: para kazanmak, iç veya dış siyasette nüfuz elde etmek veya herhangi bir sorun yaratmak.

Dezenformasyon dolaşıma sokulduğunda, genellikle mezenformasyona dönüşür. Mezenformasyon da yanlış içeriği tanımlamakta; ancak mezenformasyon yayan kişi, o bilginin yanlış ve yanıltıcı olduğunun farkında olmuyor. Sıklıkla dezenformasyon, o bilginin yanlış olduğunun farkında olmayan ve aslında yardım etmek amacıyla yayan kişiler tarafından kullanılarak kendi ağlarında paylaşılır.

Mezenformasyon paylaşmanın birçok sosyo-psikolojik faktörü vardır. Çevrimiçi mecralarda insanlar kendi kimliklerini sergilerler. Kendi “kabilelerine” -bunlar aynı siyasi partinin üyeleri, çocuklarına aşı yaptırmayan ebeveynler, iklim değişikliği aktivistleri veya bir dine, ırka veya etnik kökene ait gruplar olabilir- bağlı hissetmek isterler.

Kullandığımız üçüncü kategori ise malenformasyon. Bu terim doğru bir bilginin zarar verme amacıyla paylaşılması olarak tanımlanır. Bunun bir örneği Rus ajanlarının Demokratik Ulusal Komite ve Hillary Clinton kampanyasının e-postalarını hackleyerek önemli bilgileri sızdırması ve saygınlık kaybı yaratmak istemesi.

2016 seçimlerinde şahit olduğumuz tekniklerin artık değiştiğinin farkında olmalıyız. Bağlamdan koparılarak, gerçek bir içeriğin çarpıtılarak silaha dönüşmesini ve yeniden çerçevelenerek kullanımının arttığını görüyoruz. Bahsettiğimiz gibi özünde az da olsa doğru bilgi barındıran her şey insanları ikna etme ve kendine çekmede oldukça başarılı.

Bu dönüşüm bir bakıma, arama motorları ve sosyal medya şirketlerinin kullanıcılarını manipüle etme girişimlerine karşı daha da sertleşmelerine bir cevap halindeydi. Bu şirketler sahte hesapları kapatma ve sahte içeriklere karşı politikalarını daha da sıkı hale getirmeye başladıkça (örneğin Facebook’un Doğruluk Kontrolü Programı (Third-Party Fact-Checking Program), dezenformasyon yayan aktörler yeni ve yanıltıcı yollarla üretilmiş içeriklerin yapay zeka sistemleri tarafından yakalanmasının daha az zor olduğunu öğrendiler. Bazı durumlarda bu materyaller doğruluk kontrolü için uygun görülmez hale geldi. Bu nedenle, gördüğümüz çoğu içerik malenformasyon -zarar verme amacı taşıyan doğru bilgi- kategorisine düşebilmektedir.

Mezenformasyon ve Dezenformasyonun 7 Türü

Bilgi düzensizliğinin bu kapsayıcı üç çeşidinin yanı sıra, ekosistemin karmaşıklığının anlaşılmasına yardımcı olduğunu düşündüğümüz yedi kategoriden de sıklıkla faydalanıyoruz.

İlk kez 2017 Şubat ayında First Draft tarafından yayınlanan bu kategoriler, konuyu “sahte haber” teriminin kullanımından öteye taşımak için kullanıldı. Daha farklı örnekler üzerinden düşünmeye imkân veren bu kategoriler hâlâ işe yaramakta. Yukarıdaki şemada görüldüğü gibi, hicivin en son nokta olduğu bir yelpaze olarak biz bunu değerlendiriyoruz. Bu kitap kapsamında; tık avcılığı içeriği, yanıltıcı içerik, yanlış bağlamda kullanılmış doğru içerik, bir kurumun logosu veya tanınmış bir kişinin isminin yanlış bilgi ile ilişkilendirilmesiye oluşan sahte kimlikli içerik, manipüle edilmiş içerik ve uydurulmuş içerik gibi başlıklarla tartışacağımız pek çok konu gibi bu konumlandırma da tartışmaya açık bir potansiyel taşıyor. İlerleyen bölümlerde bunların her birini ayrıntılı şekilde açıklayacak ve bilgi düzensizliğinin tüm dünyadan seçim dönemleri örnekleri ve son dakika haberleri olaylarında nasıl zarar verici olabildiğini gösteren örnekler sunacağız.

Hiciv veya parodi

2017’nin başlarında bu kategorileri yayınladığımızda, bazı kişiler hicivin bu kategorizasyona dahil edilmesine itiraz ettiler. Zeka barındıran hiciv ve etkili parodiler kesinlikle sanatın bir türü olarak görülmeli. Ancak bilgi düzensizliği çağındaki sorun şu: hiciv, doğruluk kontrolü kuruluşlarını atlatmak, söylentileri ve komploları yaymak için bir strateji olarak kullanılıyor. Herhangi bir itiraz karşısında paylaşımın ciddi olarak yapılmadığı ifade edilebiliyor.

“Hiciv olarak tanımlanan şeyler giderek nefret dolu, kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı hale geldi.”

Hicivin bu kadar güçlü bir araç olarak kullanılmasının nedeni ise en başta hicivle karşılaşan ilk kişinin onu zaten hiciv olarak algılaması. Ancak hiciv tekrar tekrar paylaşıldıkça, daha çok insan onu yaratan kişiyle bağlantısını kaybetmekte ve onun hiciv olduğunu anlayamaz hale gelmekte.

Sosyal medyada sezgiler (dünyayı anlamak için kullandığımız zihinsel kestirme yollar) bulunmuyor. Gazete okurken, gazetenin hangi bölümüne baktığınızın veya okuduğunuzun farkında olabilirsiniz ya da görsel işaretler ile köşe yazısı veya karikatür sayfalarında olduğunuzun bilincindesinizdir, fakat bu durum çevrim içi mecralarda söz konusu değil.

ABD’de, örneğin, The Onion adı verilen çok popüler bir hiciv sitesinden haberdar olabilirsiniz. Ancak diğerleri bundan ne kadar haberdar olabilir? 2020 yılı Eylül ayında Wikipedia’nın hiciv siteleri sayfasında 21’i ABD’de olmak üzere 60 tane site listelenmiş. Facebook veya Instagram’da tekrar paylaşılan bir gönderi ile karşılaştığınızda, bunların çok azı bağlama dair bir işaret verir. Ve genellikle buna benzer şeyler yayıldığında, ekran görüntüsü veya meme halinde paylaşılarak hızlı bir şekilde orijinal gönderici ile bağlantısını kaybeder. Fransa’da 2017 seçimleri arifesinde, içeriklerin kasti biçimde “hiciv” olarak etiketlendiğini gördük. Le Monde’de Adrien Senecat tarafından yazılan bir örnek, hicivin bu amaçla kullanıldığı girişimleri adım adım göstermekte.

  1. AŞAMA: Bir hiciv sitesi olan Le Gorafi, Fransız başkanlık adayı Emmanuel Macron’un yoksul insanların ellerine değdiğinde kendini kirli hissettiğini “bildirdi”. Bu genellikle temasta bulunmaktan kaçınan ve seçkinci olarak görülen Macron’a bir saldırı olarak işe yaradı.
  2. AŞAMA: Aşırı-partizan Facebook sayfaları, bu “iddiayı” kullandı ve Macron’un ziyareti boyunca sürekli ellerini temizlediği bir fabrika ziyaretinin kamera görüntülerini içeren yeni haberler oluşturdu.
  3. AŞAMA: Bu görüntüler viral oldu ve başka bir fabrikadan bir işçi Macron’a kendi “kirli, işçi sınıfı ellerini” sıkması için meydan okudu. Bu haber bir döngü şeklinde paylaşılmaya devam etti.

Benzer bir durum Brezilya’da 2018 yılı Ekim ayındaki seçim sürecinde meydana geldi. Ethel Rudnitzki Brezilya’da haber kuruluşları ve ünlü gazeteciler ile ilişkilendiren kelime oyunlarını kullanarak Twitter hesaplarındaki ani çıkışları inceleyen bir yazı yazdı. Twitter’da hesapların parodi olduğu belirtildi, ancak Rudnitzki bu hesapların yanlış ve yanıltıcı içerik yaymada kullanıldığını gösterdi.

2019’da ABD’de Cumhuriyetçi bir kampanya görevlisi, eski başkan yardımcısı ve 2020 başkanlık seçimlerinde Demokratlar’ın adayı olan Joe Biden’ın resmi internet sitesiymiş gibi görünen bir parodi site oluşturdu. Biden Nisan 2019’da seçim kampanyasını başlattığında, “joebiden.info” URL’si ile bu parodi site Google’da, Biden’ın resmi internet sitesi olan “joebiden.com”dan daha önce sıralanmaya başladı. Daha önce Donald Trump için içerik üreten görevli, o siteyi direk olarak Trump’ın kampanyası için oluşturmadığını söyledi.

Parodi internet sitesinin açılış sayfasında: “Joe Amca geri döndü ve Amerika’nın problemlerini çözmeye hazır!” yazıyordu. Site Biden’ın genç kızları ve kadınları öptüğü ve onlara sarıldığı görsellerle doluydu. Sayfanın en altında: “Bu site Joe Biden’ın başkanlık seçim kampanyasının parodi sitesidir ve siyasi yorumlamadır. Joe Biden’ın gerçek internet sitesi değildir. Sadece eğlence ve siyasi yorum amacı gütmektedir.” yazıyordu.

Hiciv ve parodi arasındaki bazı karmaşıklık ve gerilimler, sloganı: “Hristiyan Hiciv Haberleri’nde Güvenilir Kaynağınız” olan Babylon Bee ve bir çürütme web sitesi olan Snopes arasında yaşanan çevrimiçi tartışmada gerçekleşti. Snopes birkaç kez Babylon Bee hakkında doğruluk kontrolü yaptı. Bu doğrulama kontrollerinden ilkinin başlığında “CNN haberlerini yayınlamadan önce temizlemek için endüstriyel boyda çamaşır makinesi aldı.” yazıyordu.

Yakın geçmişte Snopes, Babylon Bee’nin Başkan Trump’ın dört yeni kadın kongre üyesine “evinize dönün” çağrısı yaptığı tweeti ile ilişkilendirerek ürettiği “Georgia meclis üyesi, bir Chick-fil-A (Amerika’da tavuk ürünleri satan bir fast-food restoranı) çalışanına ülkesine geri dönmesini söyledi.” başlıklı haberi doğruluk kontrolünden geçirerek, hiciv sitesinin şakalarla okuyucuları kandırabildiğini gösterdi.

Joe Biden’ın gerçek ve parodi web sayfaları ilk bakışta neredeyse ayırt edilemez halde. 14 Ağustos 2019’da erişildi. Ekran görüntüsü ve metin First Draft’dan alındı.

Kasım 2018’de Washington Post gazetesi, Christopher Blair’ın profilini çıkardı ve hiciv hakkında oluşan meselelerin karmaşıklığını anlattı.

Blair 2016 yılında Facebook sayfasında hiciv içeren paylaşımlarıyla, liberal arkadaşlarıyla beraber aşırı sağın fikirleri ile alay etmeye başladı. Bunun bir hiciv sitesi olduğunu belirtme konusunda oldukça dikkatliydi ve sayfasında “Bu sayfadaki hiçbir şey gerçek değildir” ifadesi ile birlikte birçok kez bu duruma dikkat çekiyordu.

Fakat yaptığı bu iş giderek başarılı olmaya başladı. Blair kendi Facebook sayfasında: “Ne kadar ırkçı, bağnaz, saldırgan ya da bariz şekilde yalan paylaşımlar yaparsak yapalım, insanlar takip etmeye devam ediyor” yazarak durumu anlatıyordu. “Hiciv” olarak etiketlenen şeyler gittikçe artan şekilde nefret dolu, kutuplaştırıcı ve bölücü hale geldi.

Bu örneklerin de gösterdiği gibi, her ne kadar hicivi bu kategorilere dahil etmek rahatsız edici görünse de, hicivin bilginin dönüştürülmesi ve yeniden çerçevelenmesi ile izleyiciler üzerinde yarattığı olası etki yadsınamaz.

Hatalı İlişkilendirme

Bilgi düzensizliği tartışmalarının bir parçası olarak, günümüzde farklı tarafların saldırısına maruz kalan haber endüstrinin, arzu edilen yüksek standartları karşılamayan içerik üretiminde nasıl bir rolü olduğunun farkında olunması gerekir. Bu durum gazetecilerin “halkın düşmanı” olarak görülmesine yol açabiliyor.

Haber merkezlerinin, bilgi kirliliğine katkı yaptığı, kafa karışıklıklarını beslediği ve kesinlikle dördüncü güce duyulan güvenin azalmasına neden olduğu bazı uygulamaların altını çizmek istiyoruz. Bu uygulamalardan biri “tık avcısı” içerikler, başka bir ifadeyle “hatalı ilişkilendirme”. Haber paylaşımlarında tıklanmayı arttırmak için kullanılan duygusal dil ve kullanıcılar siteye girdiklerinde onlara yetersiz gelen anlatı bir tür bilgi kirliliğine neden oluyor.

Bu tarz teknikler kısa vadede site trafiğini arttırsa da kuşkusuz uzun vadede insanların haberlerle olan ilişkisini etkileyecektir.”

Kullanıcıların bu tarz uygulamalara aşina olduğu durumlarda zararın minimum olduğu söylenebilir, ancak teknik olarak bu bir bilgi düzensizliği türü olarak değerlendirilmeli. Şüphesiz haber merkezlerinin ayakta kalmak için “dikkat çekme” konusunda büyük bir rekabette oldukları bir dönemde yaşıyoruz. Güçlü haber başlıkları sıklıkla, gönderileri okuyan bir avuç kullanıcı ile daha geniş kitlelere ulaşabilenler arasında bir farklılık yaratıyor.

2014 yılında Facebook haber akışı algoritmasını değiştirdi ve özellikle tık avcılığı yapan başlıklar kullanan sitelerin derecesini düşürdü. 2019’daki bir diğer güncelleme ile Facebook kullanıcıların gözünde daha “değerli” görünen linkleri nasıl önceliklendireceğini belirlemek için anket sonuçlarına başvurdu. 2016 yılında yürütülen Engaging News Projesi başlıklı çalışma, haber başlıklarının türü ve kaynağı, kişilerin haber projelerine olumlu veya olumsuz tepki verip vermediğini veya gelecekte o ürün ile etkileşim kurup kurmayacağını belirlediğini gösterdi. İnternet sitelerinin ziyaret edilme ve tıklanma ihtiyacı, tık avcılığı yöntemlerinin tamamen yok olmasını imkânsız hale getiriyor. Ancak sitenin ziyaret edilme sayısını arttırmak için kullanılan kutuplaştırıcı ve duyguları sömürmeye yönelik dil daha büyük problemlere neden oluyor. Bu tarz teknikler kısa vadede site trafiğini arttırsa da kuşkusuz uzun vadede insanların haberlerle olan ilişkisine etki edecek.

Çarpıtılmış İçerik

Çarpıtma yeni bir kavram değil ve pek çok şekilde kendini gösterebiliyor. Hikayelerin haber başlıkları ile yeni bir çerçeveye sokulması, ifadelerin bir bölümünün alınarak farklı ve daha geniş bir fikri savunmak için kullanılması, bir sava uyan istatistikleri alıntılamak veya tartışmaların altını oyacak şeylerin üstünü örtmemeye karar vermek gibi tekniklere aşinayız.

Bir fikir ortaya koyarken herkes kendi argümanını destekleyen her içerikten bir anlam çıkarmaya meyilli.

Birkaç yıl önce, önemli bir teknoloji şirketinde görev alan bir mühendis benden çarpıtmayı tanımlamamı istedi. Bir anlık afalladım çünkü ne zaman bu terimi tanımlamaya çalışsam kendimi “Peki, işte sen biliyorsun değil mi? bu “çarpıtma” derken buluyordum.

Çarpıtma kavramını tam olarak tanımlamak zor çünkü bu aynı zamanda bağlam, nüans ve alıntılananın ne kadarının silinerek içeriğin oluşturulduğu ile ilişkili. İstatistikler ne oranda değiştirildi? Fotoğraf bir görselin anlamını değiştirecek şekilde özel olarak mı kırpıldı?

Bu tip içerikleri gösterecek yapay zekadan çok uzakta olmamızın bir nedeni bu karmaşıklık. Yine bu durum, o mühendisin kavramın tanımını netleştirmek istemesinin bir nedeni. Bilgisayarlar doğru ve yanlışı anlayabiliyor ancak “çarpıtma” tamamen gri bölgede. Bilgisayarın, içeriğin orijinal kısmını (alıntı, istatistik, görsel) anlayabilmesi, eksik parçaları fark edebilmesi ve eksik parçanın orijinal bilginin anlamını değiştirmek için özellikle mi değiştirildiğini deşifre etmesi gerekiyor.

Duyguları sömüren aşırı-partizan içerik ile bir konuyu yeniden çerçevelemek ve kişinin bir görseli yorumlamasını etkilemek için az oranda yapılan yanıltıcı manşetler arasında belirgin bir fark var. Fakat medyaya duyulan güven yerle bir olmuş durumda. Daha önceden zararsız olarak görülen çarpıtılmış içeriklerin artık farklı şekilde görülmesi gerekiyor.

Eylül 2018’de Knigth Vakfı ve Gallup tarafından yürütülen bir çalışma, Amerikalıların büyük bir kısmının medyaya olan inancını kaybettiğini ve gerekçelerinin de büyük ölçüde doğruluk ve ön yargı olduğunu ortaya koydu.

Yetişkinlerin %69’u son on yılda medyaya duydukların güveni yitirdiklerini söylüyor.

Cumhuriyetçiler arasında bu oran %94.

Demokratların ise %42’si medyaya güvenini kaybettiğini söylüyor.

Kaynak: Knight Foundation (September 2018) Indicators of News Media Trust, https://knightfoundation.org/reports/indicators-of-news-media-trust

Çarpıtılmış içerik farklı şekillerde olabilir ancak  görsel materyallerin yanıltıcı olma suçlamalarında ne kadar şüpheli olabildiğine dair New York Times’dan bir örnek aşağıda. Barack Obama’yı temsil eden tokmağa baktığınızda (15 temyiz mahkemesi onaylamış) ve Donald Trump’ınki ile (24) karşılaştırdığınızda, diyagramın ölçeği pek de tarafsız görünmüyor.

Temyiz mahkemelerinin başkanlar tarafından onaylanmasını karşılaştıran bu illüstrasyon tokmaklar ölçeğe göre çizilmediği için yanıltıcıdır. Trump’ın tokmağı, Obama’nın tokmağının iki katından daha az olmalıdır.
Kaynak: “How the Trump Administration Is Remaking the Courts,’’ The New York Times, August 22, 2018. Archived Sept 6, 2019. Ekran görüntüsü yazar tarafından alınmıştır.

Yanlış Bağlam

Bu kategori içeriğin doğru olduğu ancak tehlikeli yöntemlerle yeniden çerçevelenerek kullanıldığı durumları anlatmaktadır. Bu tekniğin en güçlü örneklerinden biri 2017 yılında Londra’da Westminster Köprüsü’nde gerçekleşen İslamcı örgüt bağlantılı terör saldırısından kısa süre sonra paylaşıma sokuldu. Kaldırıma çıkan bir araba, Parlamento Binası’nın kapılarına çarpmadan önce köprü boyunca en az 50 kişinin yaralanmasına ve beş kişinin ölümüne neden oldu.

Olayın ardından bir tweet yaygın şekilde dolaşıma girdi. Görsel gerçekti, sahte değildi. İslamofobik bir çerçeveye sokularak pek çok etiket ile (#banislam – islam yasaklansın dahil) geniş bir kitle tarafından paylaşıldı.

Fotoğraftaki kadın, daha sonra kendisiyle yapılan röportajda o anda travmatize olduğunu, bir yakınıyla telefonda görüştüğünü ve duyduğu saygı nedeni ile mağdura bakmadığını ifade etti. Biz bugün biliyoruz ki paylaşımı yapan ve Rus dezenformasyon kampanyasının bir parçası olan “Texas LoneStar” isimli bu hesap o tarih itibariyle kapatıldı. Rus dezenformasyon kampanyası ile bağlantılı olan hesap, Müslüman görünümlü kadının saldırının kurbanına karşı kayıtsız olduğunu ve kendi haklılığını bu şekilde gösterdiğini ima ediyordu. Gerçekte ise kadın saygıdan dolayı mağdura bakmıyordu. Hesap silindi ancak The Guardian’da 6 Eylül 2019 tarihinde haber olarak verildi. Telegraph gazetesinde ise 10 Eylül 2019 tarihinde yayınladı.

Büyük bir infiale yola açan bir başka örnek ise, 2018 yazında dolaşıma giren ve kafeste tutuluyor halde görünen bir çocuğun fotoğrafı idi.

Bir çocuğu kafeste gösteren bu fotoğraf, göçmen politikalarına yönelik protestolarda 6 Eylül 2019’da çekilmişti. Ekran görüntüsü yazar tarafından alındı.

Paylaşım 20.000’den fazla “retweet” edildi. Facebook’da benzer bir gönderi 10.000 paylaşım aldı. Resim aslında paylaşıldığı günden iki gün önce Dallas City Hall’da göçmen politikalarına karşı düzenlenen protestoya aitti. Bu vaka da gerçek görselin bağlamı dışında çerçevelenip aktarıldığı bir başka örneği işaret ediyordu. Ancak bu örnekte, yazar görseli paylaşırken bunun protestonun bir parçası olduğunun farkında olmadığı için bu dezenformasyonun değil, mezenformasyonun bir örneğini oluşturuyordu. Benzer bir örnekte, ABD’deki ara seçimler öncesinde, Orta Amerika’dan ABD’ye gelen göçmenlerin “konvoyu” etrafında yoğun bir ilgi vardı. Gerçek bir görsel çarpıtılarak paylaşıldı. Bir Facebook gönderisinde paylaşılan bu görsel aslında 2015 yılında Yunanistan’ın Midilli adasında çekilen Suriyeli göçmenlerin fotoğrafıydı.

Bu fotoğraf ABD’de göçmen “karavanı” bağlamıyla paylaşıma sokuldu ancak gerçekte 2015 yılında Yunanistan’ın Midilli adasında çekilen Suriyeli göçmenlerin fotoğrafıydı. Gerçek görsel fotoğrafçı tarafından Twitter’da 6 Eylül 2019’da paylaşıldı. Ekran görüntüsü yazar tarafından alındı.

Yanlış bağlama bir başka örnek ise 2018 yılı ara seçimlerinin seçim gününde dolaşan aşağıdaki tweet. Bu tweet, düğmesine basınca yanlış ismi gösteren bozuk bir oy kullanma makinesinin gerçek videosuna dayanıyordu. Makine onarıma gönderilmiş ve bu kişi oy verebilmesi için düzgün çalışan bir makineye yönlendirilmişti. Ancak bu tweet, QAnon komplosunu atıfta bulunan kullanıcı adına sahip bir kişi tarafından gönderildi ve bu kişi videoyu seçim hilelerinin ciddi bir örneği olduğu iddiasıyla kullandı.

Bir kullanıcı bu bozuk oy verme makinasının görselini seçim hilelerinin kanıtı olarak yaydı. Gerçekte makine yetkililer tarafından kaldırıldı ve görseli kaydeden seçmenin yeniden oy kullanması sağlandı. Bu tweet kaldırıldı ancak BuzzFeed tarafından 6 Eylül 2019’da haber olarak verildi. Ekran görüntüsü Jane Lytvynenko tarafından alındı.

Sahte Kimlikli Taklit İçerik

Daha önce de bahsettiğimiz gibi, konu bilgi olunca, o bilginin güvenilirliğini anlamak için beynimiz genellikle sezgisel analiz yolları arıyor. Sezgisel analiz dünyayı anlamlandırmamız için oluşturduğumuz zihinsel kısayollar anlamına geliyor. Önceden bildiğimiz bir marka ile karşılaşmak önemli bir sezgisel analiz doğuruyor. Tam da bu nedenle sahte kimlikli taklit içeriklerde (tanınmış markaların veya ünlü kişi veya gazetecilerin haberlerini kullanan yanlış veya yanıltıcı içerikler) artış olduğunu görüyoruz.

Zarar verme amacıyla oluşturulmuş sahte kimlikli içerik ile ilk kez 2014 yılında Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nde (UNHCR) çalışırken karşılaştım. UNHCR’ın logosunu kullanarak sayfa oluşturan ve güzel teknelerin görsellerini paylaşarak mültecilere “sizleri güvenli bir şekilde Akdeniz’den geçirecek bu teknelerden birinde yer ayırtmak için şu numarayı arayabilirsiniz” yazan Facebook gönderileri ile sürekli mücadele ettik.

O zamandan sonra, tanınmış haber kaynaklarının adını kullanarak yanlış ve yanıltıcı içerik paylaşan çeşitli dezenformasyon örnekleri görmeye devam ettik. Aşağıda BBC’nin bu yöntemle kullanıldığı iki örneği bulabilirsiniz. İlki, 2017 Birleşik Krallık genel seçimleri öncesinde dolaşıma girdi ve sosyal medyada paylaşıldı. Gönderide seçimlerin iki gün içerisinde tamamlanacağı ve parti üyeliğinize bağlı olarak doğru günde oy vermeniz gerektiği yazıyordu.

Taklit kimlikli haber sitesi BBC logosunu kullanarak Birleşik Krallık seçimleri ile ilgili 6 Eylül 2019 tarihinde yanıltıcı bilgi paylaştı. Ekran görüntüsü yazar tarafından alındı.

Bir başka örnek 2017’de Kenya genel seçimleri öncesinde WhatsApp’da yayıldı. BBC logosunun akıllıca kullanılmasına rağmen, BBC, doğruluk kontrolü ile videonun kendilerine ait olmadığını ifade etti.

2017 Kenya seçimlerinde BBC TV bandının kullanıldığı bir video 6 Eylül 2019’da WhatsApp’da dolaşıma girdi. Ekran görüntüsü yazar tarafından alındı.

Daha kötü niyetli bir örnek 2016 ABD başkanlık seçimlerinde ortaya çıktı. Bu örnekte NowThis isimli medya kuruluşu kendi logosu kullanılarak oluşturulan ve dolaşıma sokulan video hakkında benzer bir çürütme yayınlamak zorunda kaldı.

Clinton ailesi hakkında sahte kimlikli bir video NowThis medya şirketinin markası kullanılarak oluşturuldu. Ekran görüntüsü 6 Eylül 2019’da yazar tarafından alındı.

2017 yılında Belçika’da Le Soir gazetesinin sahte kimlikli versiyonu, Macron’un Suudi Arabistan tarafından fonlandığı iddiasını öne sürdü. İçerik o kadar sofistikeydi ki gönderideki tüm hiper-linkler sizi gerçek Le Soir sitesine yönlendiriyordu.

Belçikalı Le Soir gazetesinin haberiymiş gibi hazırlanan sahte kimlikli içerik oldukça sofistike idi çünkü içerikteki tüm linkler kullanıcıları direk olarak Le Soir’in gerçek sitesine yönlendiriyordu. Sahte kimlikli site kapatıldı ancak sitedeki orijinal bildiri the CrossCheck Fransa sitesinde erişilebilir halde. Ekran görüntüsü 6 Eylül 2019 tarihinde alındı.

14 Şubat 2018 tarihinde Florida Parkland’ta gerçekleşen silahlı saldırı, sahte kimlikli içerik kategorisinde ortaya çıkan iki endişe verici tekniğin kullanımı için uygun bir zemin oluşturdu. İlki, Miami Herald’ın hikayesine photoshop uygulamasından yararlanarak bir başka paragraf eklenmesi (başka bir okulda benzer bir saldırının gerçekleşeceğine dair tehdit alındığı ifadesi), bunun ekran görüntüsünün alınarak, SnapChat’de dolaşıma sokulmasıydı.

Bir kişi Miami Herald’ın hikayesine photoshop tekniği ile, gerçek olmayan bir haberle, saldırı tehdidi alan başka okullar varmış gibi görünen yeni bir paragraf ekleyerek, dolaşıma soktu. Ekran görüntüsü 6 Eylül 2019’da yazar tarafından alındı.

Bir diğer örnek de yine Miami Herald’ı kullandı ama bu kez hedef muhabir Alex Harris idi. Herhangi bir kullanıcının adını yazabildiğiniz ve böylelikle fotoğrafını ve özgeçmiş bilgilerini kullanabildiğiniz sahte tweet üreten bir siteyi kullanarak bir kişi, iki saldırgan tweet oluşturdu. Bunların ekran görüntüleri alınarak dolaşıma sokuldu. Harris’in Twitter sayfasına giren biri, onun böyle bir tweet paylaşmadığını görebilirdi ancak tartışmalı tweetler silinmeden önce onların ekran görüntülerinin alındığı bu dönemde, Harris için böyle bir mesaj paylaşmadığını kanıtlamasının hızlı bir yolu yoktu. Bu örnek, gazetecilerin bu yöntemle nasıl hedef alınabileceğine dair bir uyarı işaretiydi.

Bir kişi photoshop uygulamasıyla iki saldırgan tweeti, gazeteci Alex Harris’a aitmiş gibi dolaşıma soktuğunda, Harris Twitter kullanıcılarını kendi hesabından uyardı. Ancak bu gönderilerin gerçek olmadığını kanıtlamanın kesin bir yolu yoktu. Ekran görüntüsü 6 Eylül 2019 tarihinde yazar tarafından alındı.

Sahte kimlikli içeriğin bir başka ünlü örneği ise 2016 ABD seçimleri öncesinde ortaya çıktı. Hillary Clinton’ın resmi logosunu kullanarak bir kişi bu görseli oluşturdu ve daha sonra bu içerik belirli grupların mikro düzeyde hedeflenmesiyle seçime dair etki yaratılmaya çalışıldı.

Hillary Clinton’ın başkanlık kampanyası tarafından desteklendiği ifade edilen reklam, Clinton destekçilerini adil olmayan bir oy kullanma avantajına sahipmiş gibi gösteriyordu. Ancak reklam tamamen üretilmişti. Hesap silindi ancak orijinal haber ve linkler Washington Post gazetesinde erişilebilir durumda. Ekran görüntüsü 6 Eylül 2019 tarihinde yazar tarafından alındı.

İnsanların günlük olarak e-postalar, sosyal medya bildirimleri ve uyarılar ile sadece telefonlarından aldıkları günlük bilgi miktarını düşündüğümüzde, sezgilerin rolünün ne kadar hayati olduğunu anlamak gerekiyor. Bu nedenle de logoların, başkasına ait gibi görünen yazıların ve ünlü gazetecilerin künyelerinin kullanımı orantısız bir şekilde çok daha etkili oluyor.

Metinler, videolar ve görsellerin yanı sıra sesin de aldatıcı gücüne karşı şüpheci olmamız gerekiyor. Jair Bolsonaro, Ekim 2018’deki Brezilya Başkanlık Seçimleri dönemindeki kampanya etkinliğinde bıçaklandı. 17 gün hastanede tedavi gördü. Bu sürede Bolsonaro hemşirelere hakaret ediyormuş ve “tiyatro sona erdi” diyormuş gibi görünen bir sesli mesaj dolaşıma girdi. Bu durum, başkan adayının bıçaklanmasının aslında sempati ve destek arttırmak için düzenlenen bir kurgu olduğuna dair komploların oluşmasına neden oldu. Adli ses uzmanları ses kaydını analiz etti ve sesin Bolsonaro’ya değil, oldukça otantik bir ses taklitçisine ait olduğunu doğruladı. 

Son olarak, Snopes tarafından araştırılan bir başka teknik, görüntü ve ses bakımından Ohio Star veya Minnesota Sun gibi profesyonel yerel haber sitelerine benzeyen sitelerin yaratılması örnekleriydi. Cumhuriyetçi danışmanlar, saygın yerel haber siteleri gibi tasarlanan bu siteler için bir ağ oluşturdu. Star News Digital Network’ün bir parçası olarak oluşturulmuş beş site var. Bunlar kısmen Cumhuriyetçi adaylar tarafından fonlandı.

Yerel bir Ohio gazetesi gibi görünen site aslında Cumhuriyetçi danışmanlar tarafından kuruldu.
Ekran görüntüsü 16 Ekim 2019 tarihinde yazar tarafından alındı.
Saygın yerel haber kaynakları gibi görünen dört internet sitesi aslında Cumhuriyetçi danışmanlar tarafından kurulan site ağlarının bir parçası. Ekran görüntüsü 6 Eylül 2019 tarihinde yazar tarafından alındı.

Manipüle Edilmiş İçerik

Asıl içeriğin görüntüsü değiştirilerek oluşturulmakta olan manipüle edilmiş içerik ise genellikle fotoğraf veya videolar ile ilişkilendirilir. Aşağıdaki örnek, ABD 2016 Başkanlık seçimleri döneminde iki gerçek görüntünün birleştirilerek kullanıldığını gösteriyor. Yer Arizona, ve insanların ayakta sıra beklediği görünen görüntü Mart 2016’daki ön seçimlerde çekilmiş. ICE (ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza) memurunun tutuklama yaptığı görüntü ise bir stok görüntüsü ve o dönemde “ICE tutuklaması” şeklinde yapılan Google görsel aramalarında çıkan ilk sonuç. İkinci görsel kesilmiş ve ilkinin üzerine yerleştirilmiş. Bu haliyle seçim döneminde geniş biçimde yayılmış.

Bu iki görsel ICE memuru oy verme alanında tutuklama yapıyormuş gibi görünecek şekilde birleştirilmiş. 16 Ekim 2019 tarihinde ekran görüntüsü alındı.

Manipüle edilmiş içeriğin komplike bir başka örneği de Florida’da Parkland’ta bir okula yapılan silahlı saldırıdan sağ kurtulan lise öğrencisi Emma González ve onun üç arkadaşını hedef alıyordu. Teen Vogue adlı bir derginin kapağında fotoğrafları vardı ve González’in bir hedef tahtasını ortadan ikiye yırttarken çekilen ve Twitter’da tanıtılan bir dergi videosu oluşturulmuştu.

Parkland saldırısında hayatta kalan Emma González’in bir atış hedefini yırtarken çekilen Teen Vogue dergisi kapağındaki asıl görseli. 6 Eylül 2019’da arşivlendi.

Bu video değiştirilerek, González Birleşik Devletler Anayasasını yırtıyor gibi görünmesi sağlandı. Bu görsel, Adam Baldwin ve diğer ünlüler de dahil olmak üzere binlerce insan tarafından paylaşıldı.

Parkland saldırısında hayatta kalan Emma González in ABD Anayasasını yırtarken göründüğü üretilmiş video. Bu tweet kaldırıldı ancak BuzzFeed tarafından yayınlandı. 6 Eylül 2019 tarihinde ekran görüntüsü alındı.

ABD Temsilciler Meclisi Sözcüsü Nancy Pelosi’nin Mayıs 2019’daki konuşmasının videosu başka bir utanç verici video örneği. Kamera görüntüleri belli belirsiz şekilde yavaşlatılarak, manipülasyonun basit bir örneği uygulanmıştı. Pelosi sarhoş ve konuşurken kelimeleri karıştırıyor gibi görünmekteydi.

ABD Temsilciler Meclisi Sözcüsü Nancy Pelosi’nin videosu yavaşlatılmış ve Pelosi sarhoşmuş gibi gösterilmişti. Bu yan yana konulan video Washington Post tarafından oluşturuldu. Ekran görüntüsü 6 Eylül 2019 tarihinde yazar tarafından alındı.

Benzer bir teknik Arjantin’de Ekim 2019 seçimlerinde dönemin Güvenlik Bakanı Patricia Bullrich’i hedef alarak kullanıldı.

Eski güvenlik bakanı Patricia Bullrich’in videosu da Bullrich’i sarhoş gibi gösterecek şekilde yavaşlatıldı. Ekran görüntüsü 6 Eylül 2019 tarihinde yazar tarafından alındı.

Uydurma içerik tamamen yani içeriğin %100 yanlış olduğu durumlardır. Örneğin Papa Francis’in Donald Trump’ı desteklediğine dair yanlış iddia 2016 ABD Başkanlık seçimleri öncesinde dolaşıma sokuldu ve çok ciddi düzeyde ilgi çekti. Haber başlığı seçim dönemi öncesinde yanlış söylentiler yayan WTOE5 adlı bir sitede yer aldı.

Uydurma / Üretilmiş içerik

Bu yazıda papa Francis’in başkanlık için Donald Trump’ı desteklediği iddia ediliyordu ancak bu doğru değildi. Bu site artık çevrimiçi değil. Bu iddia Snopes tarafından çürütüldü. Ekran görüntüsü 6 Eylül 2019 tarihinde yazar tarafından alındı.

Eskilerden çarpıcı bir örnek ise 2012’de bir kartalın parkta bir bebeği çaldığını gösterdiği söylenen video. Videonun, bir derste izleyenleri aldatmak amacıyla oluşturulduğu ortaya çıkmadan önce video 40 milyondan fazla kez izlendi. Öğrenciler bilgisayarda üretilen bir kartal görüntüsü kullanmıştı ve görüntü çok gerçekçiydi, ancak videonun her karesi ayrı ayrı incelendiğinde kartalın kanadının vücudundan ayrıldığı anlaşılıyordu ve gölgesi de kamera görüntülerinin arka planının hiçbir yerinde görünmüyordu.

Tamamen uydurma bir diğer içerik örneği de 2014 yılında ortaya çıkan bir videoydu. İçerikte Suriye’de bir silahlı çatışmada bir erkek genç bir kızı kurtarıyor gibi görünüyordu. Videonun resim görüntüleri New York Post’un kapağında yer bulmuştu. Videonun Malta’da, Gladyatör filmi ile aynı sette film yapımcıları tarafından oluşturulduğu ortaya çıktı. Suriye’deki vahşete dikkat çekmek istemişlerdi ancak onların bu hareketi insan hakları aktivistleri tarafından uygunsuz bulundu. Bu tarz uydurma içeriklerin, gerçek vahşeti belgeleme çabalarına zarar verdiği ifade edildi.

Bunlar kadar trajik olmayan bir başka örnek ise en başarılı viral uydurma içeriklerden biri olarak karşımıza çıkıyor. “Nathan for You” isimli Comedy Central gösterisi tarafından oluşturulan içerikte bir domuzun gölette boğulmak üzere olan bir keçiyi kurtardığı gösteriliyor. Bu video geniş kitleler tarafından paylaşıldı ve videoya pek çok televizyon haber bülteninde yer verdi. Comedy Central bu klibi nasıl oluşturduğunu açıklayan bir videoyu paylaşana kadar altı ay geçmişti. Bu açıklama, suyun altında şeffaf bir “bovling düzeneği” inşa etmeyi ve domuzu keçiye doğru yönlendirmek için dalgıçları çalıştırmayı içeriyordu!

Comedy Central, boğulmakta olan bir keçiyi domuz kurtarıyormuş gibi gösteren bir sualtı düzeneği kurmuştu. İnsanlar bunun gerçek olduğuna inandılar ve yaygın bir biçimde paylaştılar. Comedy Central YouTube kanalından alındı. Ekran görüntüsü 6 Eylül 2019 tarihinde yazar tarafından alındı.

Son olarak, geleceğe, yapay zekâ ile oluşturulan üretilmiş içeriklerin yeni dalgasına, diğer bir deyişle “deepfake”lere bakmanın önemli olduğunu belirtmeliyiz. Jordan Peele “deepfake” teknolojisi ile eski Başkan Barack Obama gibi göründüğünde neyle karşılaşabileceğimizi görmüştük.

Ve yakın zamanda, Instagram kapanırsa neler olacağını test eden Mark Zuckerberg’in klibinin yer aldığı videolar gördük. İronik bir şekilde Instagram bu videonun kendi politikalarına aykırı olmadığını söylerken, CBS kendi logosunun kullanılması nedeniyle uygunsuz içerik olarak işaretledi.

Mark Zuckerberg’in bu üretilmiş klibi Facebook tarafından kaldırılmadı ancak CBS, kendi logosu kullanıldığı için uygunsuz içerik olarak işaretledi.

Sonuç

Bilgi düzensizliği karmaşıktır. Bilgi düzensizliği türlerinin bazıları tık avcısı başlıklar, kandırma amaçlı hicivler gibi düşük seviye bilgi kirliliği yaratırken, bazıları ise daha sofistike/komplike ve ciddi biçimde yanıltıcı.

Bu sorunları anlamak, açıklamak ve mücadele etmek için kullandığımız dil, terminoloji ve açıklamalar oldukça önemli.

Bu kılavuzda ortaya konulduğu gibi, içeriklerin çerçeveleme yapmak, aldatmak ve manipüle etmek için kullanıldığı pek çok farklı yöntem ve örnek var. Bunların hepsini aynı görmek yerine bu teknikleri yıkmak haber merkezlerine yardımcı olabilir ve izleyicilerin ne tür tehditlerle karşı karşıya olduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.

Yazar Hakkında

Claire Wardle First Draft’ın New York bürosunda çalışıyor ve strateji ve araştırmaları yönetiyor. 2017 yılında, “Bilgi Düzensizliği: Avrupa Konseyi için Araştırma ve Politika için Disiplinlerarası Bir Çerçeve” başlıklı çığır açan raporun ortak yazarlarından biridir. Bundan önce Harvard Kennedy School ve Shorenstein Medya, Politika ve Kamu Politikası Merkezi’nde araştırmacı, Columbia Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü ve Tow Dijital Gazetecilik Merkezi’nde araştırma direktörü ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nde sosyal medya yöneticisi olarak çalıştı. Wardle, ayrıca 2009 yılında BBC Academy’nin proje lideriydi ve burada BBC News için kurum genelinde verilen, sosyal medya doğrulaması için kapsamlı bir eğitim programı tasarladı. Doktorasını Pennsylvania Üniversitesi’nden İletişim alanından almıştır.

Kaynak: First Draft

Çeviri: Bu yazı İnfodemi Eğitimi ekibi tarafından çevrilmiştir.

TR